Stres ve Beslenme İlişkisi

Yaşam şartlarımız zorlaştı; insan ilişkilerimiz kopma noktasına geldi. İş hayatımız çalışma modellerimiz değişti,ekonomik kriz büyüdü. Stres artık hayatımızı ele geçirdi. Stres fiziksel ve sosyal olarak ortaya çıkan fizyolojik ve ruhsal davranış biçimleriyle ortaya çıkan tepkilerdir. Yaşadığımız sorunlar ruhsal ve fiziksel dengemizi bozmakla birlikte vücudumuzda hastalılara yol açabilmektedir. Stres sonuçlarını kalp hastalıkları, diyabet, ritim bozuklukları, tansiyon olarak görmekteyiz. Beslenme açısından metabolizma bakımından en çok etkilenen organımız beynimiz.

Stres anında kortizol hormonunun yükselmesiyle birlikte kan şekerimiz metabolik hızımız kalp ritmimiz ve bağırsak mide fonksiyonlarımız da değişiklikler meydana gelir. Kortizol salınımı ile birlikte daha çok tatlı ihtiyacı duyar yağlı ve tuzlu besinler tüketmek isteriz. Dolayısıyla vücuttaki yağlanma artar, özellikle bel ve göbek çevresinde bu yağlanmanın bölgesel etkileri görülür. Stres ortamında bu besinleri tüketerek rahatlamaya çalışırız.Bu rahatlama kendini kilo alımı ile gösterirken tam tersi kilo vermek ve iştah azalmasıda sözkonusu olabilir.Stresin diğer belirtileri baş ağrısı, diş sıkma ,kalp çarpıntısı, yorgunluk, ansiyete olarakda ortaya çıkmaktadır.

Stres anında çok yemek yeriz çünkü kan şekerimiz yükselir buna cevap olarak insülin yükselmeye başlar; insülin yükselmeye başladığında kan şekeri anında düşer ve yeme dürtümüz artar.Stresli anlarda beslenme düzenimize dikkat etmeliyiz. Serotonin salgılatan mutluluk hormonu dediğimiz besinler karbonhidratlar arasından sağlıklı olanlarını tercih ederek ( tam buğday içeren besinler, kinoa ,bulgur gibi )stresimizin azalmasına yardımcı olabiliriz. Sağlıklı beslenme rutinimizin vazgeçilmesi balık haftada düzenli aralıklarla tüketmeliyiz. Kuruyemişler özellikle badem ceviz omega açısından zengin olup listemizde bulunmalıdır. Antioksidan takviyesi çok önemlidir. Bitter çikolata stresi azaltmada çok etkili olduğu hepimiz tarafından bilinmektedir. Bitter kakao oranının yüzde 70 olmasına yağ oranının düşük olmasına dikkat edilmelidir .Mutluluk hormonu salgıladığı için stresin azalmasına ve rahatlamaya yardımcı olmaktadır. Stres ile birlikte bağışıklık sistemi de düşmektedir. Bağışıklığı yüksek tutmak için c vitamininden zengin besinler ( mandalina portakal kivi gibi )ve de beta karotenden zengin besinler ( yeşil yapraklı sebze havuç gibi ) tüketilmelidir. Tatlı ihtiyacımızı gidermek için şekerli tatlılar hamur işleri yerine sütlü tatlılar tercih edilmeli süt ve yoğurt tüketimine özen gösterilmelidir. Taze sıkılmış meyve suları belirli ölçülerde tercih edilmelidir. Kahve kafein içerikli içecekler günde 2 adet ile sınırlandırılmalıdır. Bol su tüketimi ile vücut metabolizması desteklenmelidir. Bağışıklığı güçlü tutmak fiziksel ve ruhsal dengenin sağlanması stresi azaltır. Günümüzde popülaritesi yüksek etkili olan IV protokolleri de bağışıklığı yüksek tutmak ve stresi azaltmak için öncelikli tercihler arasındadır. Bu tedaviler güçlü antioksidanların vitaminlerin minerallerin damar yolu ile verilerek direk kana karışmasını sağlar. Bağışıklık güçlendirici, metabolizma hızlandırıcı, yorgunluk karşıtı, karaciğer detoksu gibi formlarda etkinlik sağlamaktadır. Glutatyon alfa lipoik asit,çinko,c vitamini, B kompleks vitamini ,B12 ,D vitamini damar yoluyla uygulanabilmektedir. İzotonik serum içinde uygulanır. Daha hızlı sonuç alınır. Hasta açısından en konforlu yöntemdir. Stresle baş etmenin başka çeşitli yolları da vardır. Dikkatli beslenme ile birlikte yapılacak derin nefes egzersizleri, yoga ve spor aktiveleri de stresin azaltılmasında aktif rol oynamaktadır. Olumsuz düşüncelerden uzak kalmaya olumlu düşüncelere kendimizi yönlendirmeye çalışmalıyız. Strese karşı rahatlamak için bitki çaylarından da faydalanabiliriz. Melisa, papatya, lavanta, passiflora içerikli bitki çaylarını tercih edebiliriz. Kafein içermedikleri için stresin neden olduğu baş ağrısı dikkat dağınıklığı huzursuzluk uykusuzluk gibi faktörleri kontrol altına alabiliriz.