I.V. Protokoller
Bağışıklık sistemini güçlendiren protokoller, vücudun gereksinimlerini giderir.
I.V. (DAMAR YOLUYLA UYGULANAN) PROTOKOLLER
Bağışıklık sistemini güçlendiren özel maddelerin damar yoluyla kişiye verildiği bu protokoller, vücudun gereksinim duyduğu antioksidanlar, vitaminler ve mineraller gibi besin öğelerinin yüksek etkinlik sağlayacak şekilde, hiçbir kayba uğramadan direkt olarak kana karışmasına ve sağlar. Ağız yoluyla alınan moleküller midede aside maruz kalarak kayba uğrar. Daha sonra bağırsaklara ulaşır ve ancak bir kısmı bağırsaklardan emilir, karaciğere ulaşarak metabolize edilir ve sonuç olarak kana ulaşır. Yani “biyoyararlanım” adı verilen ve alınan miktarın vücuda yarar sağlayacak halde kana ulaşma oranı düşüktür. Oysa damar yolundan alınan besin maddeleri, vitaminler, mineraller ve antioksidan etkili moleküller direkt olarak kana verildiği için biyoyararlanımı çok yüksektir. I.V. uygulamalar, verilen maddelerin kan sıvısı tarafından hızla hücrelere ulaştırılarak verilen miktarın tamamına yakın bir bölümünün hücreler ve dokular tarafından kullanılmasını sağlar.
I.V. protokoller, hem hastalığa yakalanmayı önlemek hem de hastalıkları daha hafif geçirmek için faydalıdır. Damar yoluyla uygulanan protokollerde kullanılan maddelerin başında antioksidanlar gelir. Bu antioksidanlar arasında en sık kullanılanlar, “antioksidanların lideri” olarak bilinen glutatyon, onun en büyük yardımcısı alfa lipoik asit ve 80 yıldır antioksidan etkileri bilinen C vitaminidir. “Antioksidan” etkili maddeleri şöyle açıklayabiliriz: yaşlanma ve paslanma vücudumuzda sürekli olarak devam eden iki süreçtir. Bu süreçlerin en büyük sorumluları da hücrelerimizin merkezinde bulunan DNA’dan, hücrelerimiz içindeki yapılardan ve hücre zarından elektron çalarak onları hızla yaşlandıran ve paslandıran kötü moleküller, yani serbest radikallerdir. Vücudumuzda her gün bu kötü moleküllerden milyonlarcası üretilir, hatta bir yılda üretilen serbest radikal miktarı birkaç kiloyu bulur. Bu kötü moleküller, hücrelerimizin yapısını bozup onları yıpratır, kronik hastalıklara yakalanmayı ve yaşlanma sürecini hızlandırır. İşte antioksidan maddeler burada devreye girerek zararlı serbest radikalleri tek tek avlayıp yok eder, böylece hücreleri ve dokuları koruyarak yaşlanma ve paslanma sürecini yavaşlatır. Bağışıklık sistemi başta olmak üzere organ ve sistemlerin fonksiyon kapasitelerini artırır.
Damar yoluyla uygulanan protokollerde kullanılan başlıca moleküller şunlardır:
Glutatyon:
“Antioksidanların şefi” olarak bilinen glutatyon vücudumuzda da üretilen bir proteindir. Katalaz, peroksidaz C vitamini, E vitamini, alfa lipoik asit, koenzim Q10, selenyum ve magnezyum gibi diğer antioksidanlara liderlik ederek onlarla ekip çalışması yapar. Hücrelerimize enerji üreten mitokondrilerin fonksiyonlarını destekler ve onları korur. Vücudumuza zarar veren serbest radikalleri avlayıp yok eder, yüksek antioksidan gücüyle güçlü bir arındırma sağlar.
Alfa Lipoik Asit:
Alfa-lipoik asit, vücudumuzda da üretilen bir antioksidandır. C vitamini, E vitamini ve glutatyon da dahil olmak üzere "kullanılmış" antioksidanları geri dönüştürebilir. Bağışıklık gücünün artırılmasında yüksek etkinliğe sahiptir.
C Vitamini:
C vitamini, vücutta doğal olarak yapılmayan veya depolanmayan suda çözünen bir vitamindir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Stres nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış olan kişilerdeki faydaları 80 yıldır yapılan klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır.
B kompleks vitamini:
B vitamin kompleksi B1, B2, B3, B5, B6 olmak üzere 5 farklı B vitamini içerir.
Bağışıklık sistemini destekler. Vücut fonksiyonlarının gerçekleşmesinde önemli bir rol oynar. Besinleri enerjiye dönüştürmeye yardımcı olur. B vitaminleri arasında özellikle B12 vitamini eksikliği sinir sistemi harabiyetine, depresyona, duygu durum bozukluklarına, hafıza kaybına ve öğrenmede güçlüğe neden olabilir.
Çinko:
Harika mineral olarak tanımlanmıştır. Organlarımızda, dokularımızda, kemiklerimizde, vücut sıvılarımızda bulunan önemli bir hücre bileşenidir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, beyin fonksiyonlarını geliştirir, egzersiz performansını artırır, metabolizmayı hızlandırır
Majör ozon terapi:
Oksijenin en aktif ve en etkili formunun kullanıldığı protokollere “ozon terapi” denir. Damardan verilen ozon bağışıklık sistemini güçlendirir, zihinsel yorgunluğu giderir, vücuda enerji verir, hücre ve organları yeniler.